Yasal Uyari

Aksi belirtilmedikce bu sitede yayinlanan tum yazilarin ve fotograflarin telif hakki yazarina aittir. Izinsiz yapilan tum alintilar icin hukuki yollarin acik oldugu hatirlatilir.
-----------------------------------------

Tanitim

Bu blog, cok yazarli olup Montessori Egitimi mail grubu uyelerinin yazilarindan olusmaktadir ve Montessori Egitimi ile ilgili yazilar icermektedir. Yazarin ismi (ya da takma ismi) yazinin genelde basinda ya da sonunda yer almaktadir.

Buyuyorum Egleniyorum Ogreniyorum aktiviteleri her iki haftada bir konu degistiren ve uyelerimizin cocuklar ile yaptigi calismalari icermektedir.

Buyrun, hosgeldiniz...


5 Mayıs 2009 Salı

ÇEVRE SEVGİSİ - ( ÖZDENETİM )

Çocuğun telkinlere açık oluşuna , ruhsal gelişimine yardımcı olan ve "çevre sevgisi" diye adlandırabileceğimiz iç duyarlılığın abartılmış hali olarak bakmak gerekir.çocuk hızlı bir gözlemcidir , özellikle yetişkinlerin eylemlerine ilgi duyar.onları taklit etmek ister.bu açıdan yetişkinin sorumluluğu büyüktür.çocugun ilerdeki hareketleri için bir esin kaynağı ve bir kılavuz olmanın sorumluluğunu duymalıdır.ama çocuğun önünde ve bu sorumluluk duygusu içinde hareket ederken kendisini seyreden yavrunun hareketlerini bütün ayrıntılarıyla görebilmesi için de ağır ve sakin davranmalıdır.
Yetişkin böyle yapmayıp,kendi doğal eğilimlerine uyacak olursa , çocuğu eğitecek , ona kılavuzluk edecek yerde , yavrunun ruhunu kendi hızlı hareket ritmine zorlar ,böylece telkin yoluyla kendini çocuğun yerine koymuş , onu ikame etmiş olur.
Duygu nesneleri , gereçleri bile , tabii çekici ve renkli olanları,çocuğun üzerinde etkiler yaratarak tıpkı bir mıknatıs gibi çeşitli hareketleri çocuğa telkin ederler.Prof Levine'nin filme de alınmış olan deneyi , bu bakımdan ilginçtir.Deneyin konusu , sakat ve normal çocukların aynı nesnelere karşı gösterdikleri değişik tepkilerin ayırdedilmesi.Yaşları ve kökenleri hemen hemen bir olan iki grup çocuk alınmış.geniş bir masa üzerine , içlerinde bizim çocuklar için hazırladığımız gereçlerden bazıları da dahil olmak üzere , bir sürü nesne koymuş.filmde bir grup çocugun odaya girişi gösteriliyor.hepsinin gözleri parlıyor ,önlerinde serili duran çeşitli nesnelere ilgiyle bakıyorlar.cıvıl cıvıllar;yüzlerinin güleçliğinden , bunca çekici nesneyi bir arada görmenin mutluluğu okunuyor.Her biri eline bir şey geçirip çalışmaya başlıyor.derken ,onu bırakıp başka bir şey alıyorlar ellerine,böylece o gereçten bu gerece sekip duruyorlar.filmin bu bölümü bitince ikinci grup içeri giriyor ; ağır hareket ediyorlar duraklıyorlar etrafına bakınıyorlar.gereçleri ellerine aldıkları pek yok,masanın cevresinde toplasıyorlar , hareketsiz duruyorlar.filmin ikinci bolumu de böyle sona eriyor.
bu iki gruptan hangisi normal , hangisi sakat çocuklar acaba?sakat çocuklar oradan oraya koşuşan ,gereçlerin birini alıp birini bırakan,herşeye el atan ve mutlu görünen canlı çocuklar.seyirciler bunların daha zeki oldukları düşüncesine kapılıyorlar.çünkü yetişkinler bir oyuncaktan ötekine , bir ilgi konusundan ötekine atlayan ,değişken ve bir bakıma maymun iştahlı çocukları zeki olarak kabul etmişlerdir.oysa aslında normal çocuklar gayet sakin ve telaşsız hareket ediyorlar.filmde de uzun bir süre kımıldamıyor,gözlerine kestirdikleri gereci ölçüp biçiyorlar.bundan da anlaşılıyor ki SAKİN VE ÖLÇÜLÜ HAREKET , TUTARLI , DÜŞÜNCELİ DAVRANIŞ NORMAL ÇOCUKTA GÖRÜLEN BİR ÖZELLİKTİR.
Prof Levine'nin deneyi öteden beri benimsenmiş görüşlere aykırı düşüyor.çünkü , alelade bir çevre içinde zeki çocuklarda filmde gördüğümüz sakat çocuklar gibi davranıyorlar.okullarımızdaki normal çocukların tavırları bambaşkadır.ağırdır,ölçülüdür,hareketleri benlikleri tarafından denetlenir,aklı tarafından yönetilir.böyle bir çocuk gördüğü nesnelere elbette kayıtsız kalmamıştır; ama bu izlenimlerini izginler , sonuçta da onlardan gereği gibi yararlanmasını bilir.ÖZLENEN ŞEY AMAÇSIZ KOŞUŞMA DEĞİL,ÖZDENETİMDİR.ÇOCUĞUN MOTOR YANİ DENETİM ORGANLARINA SAHİP OLUP SARSAK DAVRANMAMASI SON DERECE ÖNEMLİDİR.
(ANNELİK SANATI SYF 135-136)

3 yorum:

semiramis dedi ki...

bu bolumu okudugumda ben bir yerde yanlis yapiyorum dedim, daha dogrusu biseyleri dogru yapmaya baslamamisim henuz. cunku benim ozellikle Sinanin (4) gun icinde, ev icindeki hareketleri "oradan oraya kosan, herseye el atan, eline bisey alip birakan, mutlu gorunen, canli" bir cocuk. Her zaman degil ama cogu zaman. "Sakin ve ölçülü hareket,
tutarli ve dusunceli davranis" sergiledigi zamanlar diger zamanlara gore cok daha az.
Soyle birsey var. Eger ben gun icinde ne yapacagimizi onceden cok iyi planlamissam ve ona uygun hareket edersek, onu ne yapacagini bilemez halde bos kalmasini engelleyecek sekilde mesgul edebilirsem, gerekli yonlendirmeleri yaparsam her sey super. Gayet sakin, tutarli, olculu ve dusunceli bir cocuk. hatta fazlasi ile. Ama ben beceremiyorum hergun oyle olmayi. Cunku tam mesai olaya odaklanmam gerekiyor. Ne camasir ne bulasik ne yemek ne ortalik toplama ne gerekli arastirmalari yapip malzemeleri hazirlama. Hicbirini yapamiyorum. Diyelim birgunu mukemmel planladim. Ondan sonraki 30 gun cuvalliyorum. benim plansizligimdan ve beceriksizligimden kaynaklaniyor biliyorum ama, siz nasilsiniz Allah askiniza. Yetisiyo mu hersey?? Esleriniz size yardim ediyo mu bu konularda? Ben neyi kaciriyorum da yapamiyorum?

gülnur dedi ki...

Ah !Semiramiscim eş ve yardım mı dedin? Eşim bu konuları tamamiyle bana devretmiş durumda şu ana kadar bir kitap bile okutturamadım.Bu beni çok yoruyor, herşeyi düşünmek çok yıpratıcı.
Plan konusunda bende aynıyım.
Suçluluk duyuyorum bu beni rahatsız ediyor aslında bu kötü histen kurtulmam lazım.Ben de insanım :(

Beceremiyorum hergün öyle olmayı demişsin.Becerebilen arkadaşlardan tavsiye istiyoruz!
Belki bizde toplum olarak çoooook önceleri bu yetiştirilme tarzını benimsemiş olsaydık belki herşey daha kolay olacaktı bizler için.

R. Berin Tuncel dedi ki...

merhaba,
bloglarda dolaşan bir video vardı bir süre önce.montessori metoduna göre eğitilen 20 aylık bir çocuğun bir gününü nasıl geçirdiğini gösteriyordu.mail grubumuzda bir çok farklı yorum yapıldı bu çocuğa dair.bazıları çocuk değil de yetişkin gibi dediler.bazıları aslında tam da olması gerektiği gibi dediler.ben o zaman bu bölümü okumamıştım ve bu satırları okurken hatrıma videodan kesitler geldi hep.tabiki tüm bunları düşünürken çocukların karakteristik farkları olabileceğini,ailelerin de etkisiyle kiminin daha sakin,kiminin daha hareketli olabileceğini de biliyoruz.
ama beni en etkileyen nokta bunun yetişkinler için de böyle olması.
karakter yapısı sağlıklı bir şekilde oturmuş bireylerin, hem günlük hayatta hem de hayatın genel akışında ne yapacağını bilen,fazla yalpalamayan "özdenetim"i yüksek kimseler olduğunu görüyoruz.bundan yola çıkarak yukarda savunulan görüşün haklılık payının çok yüksek olduğu kanaatine vardım.fakat kendi oğlum da ve etrafımdaki çocuklarda gördüğüm genel davranış kalıplarına dair" nasıl ve neden böyle? " soruları cevaplanmayı bekliyor..şimdilik.
sevgilerle..