Berna & Ekin ( 43 ay )
http://ekinvebiz.blogspot.com
1. Mıknatısla manyetik olan ve olmayan nesneleri gruplama çalışması.
Buna benzer bir çalışmayı bir yerlerde görmüştüm ama çok zaman önce, nereden hatırlayamadım. Evde ve Ekin'in oyuncakları arasında metal, ahşap, plastik nesneleri seçtim. Ekin bunları manyetik olma özelliklerine göre grupladı.
2. Makarnaların arasına gizlenmiş metal cisimleri çubuk mıknatısla (biz mandalın ucuna takılı halka mıknatısla yaptık :) ) bulma çalışması.
Seminerde Hilal Hanım uzun bir çubuk mıknatıs kullanmıştı. Bizim çubuk mıknatısımız kısa olduğu için halka mıknatısımızı mandala tutturup kullandık. Ekin bulduğu nesneleri kağıt üzerindeki (bakınız Nuran'ın yaptığı çalışma, fotokopi fikrini Nuran'dan aldım) eşlerinin üzerine yerleştirdi.
25 Mayıs 2010 Salı
19 Mayıs 2010 Çarşamba
Top Böceği
Esra & Ela (22 aylık)
Montessori grubunda konu "Böcekler" idi. Biz de tatilde bol bol böcekle karşılaştık. Resimde görülen top böceği ise havlumuza geldi. Ela bu böcekle oynarken eğlendi. Çok ilginç bir böcek. Özelliği dokunduğunuz anda "hoop" diye top şekline dönüyor. Bırakınca açılıp bacaklarını açıyor.
Yürümeye devam ediyor. Yine dokununca top oluyor. Çocukların çok ilgisini çekecek bir özellik.. Bir hayvanın şekil değiştirmesi ki bu şekil ve renk değiştirme olayı böceklere ve sürüngenlere özgü.
Yediğimiz çağlaların içindeki yumuşak çekirdek kısımlarını karınca yuvasının ağzına koyduk. Karıncalar yuvadan çıkıp çekirdekleri yuvalarına götürdükçe Ela heveslendi ve bunu kendine iş edindi. "Anne çekiydek" diyip diyip karıncaları besledi. Kaldığımız otelde bol bol sümüklüböcekler var. Geçen hafta babası Ela'ya bitkilerin üstündeki sümüklüböcekleri eline alıp içi dolu mu diye bakmayı öğretmişti. Daha doğrusu öğretmek için yapmamıştı ama Ela bunu
çok sevdi. Nerde sümüklüböcek görse gidip eline alıyor. "Anne tümüklüböcek" diyip getiriyor bana sonra yere bırakıyoruz beraber. Biraz tesadüfen, biraz da ben nasıl birşeyler yapbilirim diye düşünürken eklediklerimle Ela burda böceklerle çok ilgileniyor. Örümceğin kolunda yürümesinin taklidini yapıyor. Hiç düşünmemiştim daha önce böceklerin böyle oyun malzemesi olabileceğini ama eğlenceli oyunlar çıkabiliyor. Tesadüfen meraklı minik'in bu haftaki konusu da böcekler. İçinden bir sürü böcek çıkartması çıktı. Ela da yolda gelirken bu çıkartmaları arabanın heryerine yapıştırdı, şimdi gördükçe isimlerini soruyor bana.
Montessori grubunda konu "Böcekler" idi. Biz de tatilde bol bol böcekle karşılaştık. Resimde görülen top böceği ise havlumuza geldi. Ela bu böcekle oynarken eğlendi. Çok ilginç bir böcek. Özelliği dokunduğunuz anda "hoop" diye top şekline dönüyor. Bırakınca açılıp bacaklarını açıyor.
Yürümeye devam ediyor. Yine dokununca top oluyor. Çocukların çok ilgisini çekecek bir özellik.. Bir hayvanın şekil değiştirmesi ki bu şekil ve renk değiştirme olayı böceklere ve sürüngenlere özgü.
Yediğimiz çağlaların içindeki yumuşak çekirdek kısımlarını karınca yuvasının ağzına koyduk. Karıncalar yuvadan çıkıp çekirdekleri yuvalarına götürdükçe Ela heveslendi ve bunu kendine iş edindi. "Anne çekiydek" diyip diyip karıncaları besledi. Kaldığımız otelde bol bol sümüklüböcekler var. Geçen hafta babası Ela'ya bitkilerin üstündeki sümüklüböcekleri eline alıp içi dolu mu diye bakmayı öğretmişti. Daha doğrusu öğretmek için yapmamıştı ama Ela bunu
çok sevdi. Nerde sümüklüböcek görse gidip eline alıyor. "Anne tümüklüböcek" diyip getiriyor bana sonra yere bırakıyoruz beraber. Biraz tesadüfen, biraz da ben nasıl birşeyler yapbilirim diye düşünürken eklediklerimle Ela burda böceklerle çok ilgileniyor. Örümceğin kolunda yürümesinin taklidini yapıyor. Hiç düşünmemiştim daha önce böceklerin böyle oyun malzemesi olabileceğini ama eğlenceli oyunlar çıkabiliyor. Tesadüfen meraklı minik'in bu haftaki konusu da böcekler. İçinden bir sürü böcek çıkartması çıktı. Ela da yolda gelirken bu çıkartmaları arabanın heryerine yapıştırdı, şimdi gördükçe isimlerini soruyor bana.
Etiketler:
Buyuyorum Egleniyorum Ogreniyorum
18 Mayıs 2010 Salı
BEO: Bocekler
Esra (Archi*Sugar) ve kizi Defne (4 yas)
.............................................................
.............................................................
Defne tum hayvanlara asik. Buyuk, kucuk, iyi, narin, yirtici, evcil... hic fark etmez... hepsi onun icin saatlerce inceleyebilecegi, hic durmadan hakkinda konusabilecegi ve binlerce soru sorabilecegi varliklar. Bocekler ise onun ilgisini ceken hayvan gruplarindan sadece biri.
Baharin gelmesi ile cicek ve bocek turleri oldukca cogaldi. Bu nedenle, kucuk hanimin son zamanlardaki en buyuk hobisi babasiyla kirlara, ormanlara dalip cesit cesit cicekleri ve bocekleri incelemek, kucuk doga koleksiyonunu genisletmek, kelebekleri seyretmek, fotograflar cekmek, kuslara yemlikler hazirlamak ve tabii ki begendigi bocekleri kucuk ozel buyutecli inceleme kavanozuna koyup ansiklopediden ne olduguna bakmak ve incelemek, incelemek, incelemek...
5 Mayıs 2010 Çarşamba
Düzen
Maria Montessori'nin duyarlılık dönemi diye adlandırdığı dönemlerden biridir düzen."Çocuğun düzene karşı son derece duyarlı olduğu aşama, önemli olduğu kadar esrarlı da bir aşamadır."(M. Montessori, Annelik Sanatı, sf.77). Bu duyarlılık çocukta bir yaşındayken başlar, iki yaşında en üst düzeye ulaşır ve üç yaşında da yavaş yavaş yok olur. İki yaş sendromu diye de adlandırılan dönemin temelinde yatan en önemli neden ebeveyinlerin bu durumun farkına varamamalarından dolayı nedensiz ağlamaların devam etmesidir.(David Gettman, Basic Montessori, sf.7)
Kızım da son iki aydır belirgin bir şekilde farklı bir düzen tutkusu ile hareket ediyor. Öyleki krizler yaşıyoruz çoğu zaman... Seçimi kendisine bıraktığımda, ya da kızım sen ne yapmak istiyorsan oyle yap dediğimde bile kriz devam ediyor. Bazen yatağının üzerindeki battaniyeyi düzeltmek istiyor. Benim düzelttiğimi beğenmiyor öyle değil deyip kızmaya başlıyor. Nasıl peki o zaman kızım diyorum. Anlatamıyor tabii. Ucunu tuuutttt! diyor ve başlıyor ağlamaya...Başka bir zaman da kitap rafına ters konulmuş kitabı alıp düzeltebiliyor. Oyuncak bebek arabasının bebek düşmesin diye yapılmış kumaş olan ön korumasını düzeeellltt diye krize girip nasıl düzelteyim kızım dediğinde de anlamadığım için olay uzayabiliyor. Sen düzelt kızım dediğimde de krizi çözmeye yetmiyor. Bebeğin içerisine oturtulması bile yanlış olabiliyor ona göre...
"Çocuk ruhunda onu seven büyüklerin bilmediği derinlikler vardır. Görmüşüzdür hep çocuklar durup dururken ağlamaya başlarlar, avutmak için ne yapsanız boştur. Bu bile, çocuğun karşılanması gereken gizli ihtiyaçlarının olabileceğinden kuşkulanmamızı gerektirir sanırım." İki yaşındaki bir çocuk düzensizliği büyüklerin gözüne çarpmayan ayrıntılara varıncaya dek seziyor, farkediyor." "Bir şeyin yerinde olmayışı onun için bir çeşit dürtü, bir faaliyet çağrısı. Bununla da kalmıyor elbet. Düzen, gerçekleştiğinde mutluluk yaratan yaşam ihtiyaçlarından biri."(M. Montessori, Annelik Sanatı, sf.80 )
Ben de Derin'in demek istediğini daha net anlamaya çalışarak, bazen de doğru yöntemin bu olmadığını bilerek başka oyunlara yönlendirerek (ki itiraf edeyim bu yöntem artık çalışmıyor eskisi kadar, büyüdün artık kızım:) durumu çözmeye çalışıyorum. Onun düzenine saygı göstermeye çabalıyorum. Dediğini sonuna kadar anlamaya çalışıyorum. Bazen de tüm bunlar işe yaramayınca kızım biraz sakinleşince tekrar konuşalım olur mu deyip, güvenli bir ortamda onu bırakıyorum. Bizde geç başlayan bu dönem de geçecek önemli olan düzen kavramına saygı göstermek ve bu duyarlılık dönemini de hakkıyla tamamlamak...
"Duyarlılık dönemleri ruhsal olgulara dayanır. Bunlar bilincin temelini atan sezi ve dürtülerdir. Bunlar ruhsal gelişimin temelini oluşturan ana ilkeleri doğuran kendiliğinden gelme enerjilerdir. Böyle bir şey olduğu zaman çocuk büyük bir huzursuzluk içine düşüyor ve giderek bir hastalık görüntüsü kazanan ve dediğimiz engel ortadan kalkmadıkça ne yapılsa sürüp giden bir huysuzluk nöbeti başlıyor. Engel ortadan kaldırılır kaldırılmaz da hem huysuzluk hem de rahatsızlık silinip gidiyor." (M. Montessori, Annelik Sanatı, sf. 83)
Bu durumda önerilen en temel durum, etrafındaki dünyanın düzenli olması. Dış düzen olarak yapılabilecekler, mobilyaların, oyuncakların, kıyafetlerin hep aynı yerlere konulması, aynı günlük rutinleri izlemek, yemek yeme saatleri, ebeveynlerin evden çıkış giriş saatleri, banyo saatleri gibi. Kızımda benim hamilelik iznine ayrılmamla birlikte bu bağlamda da farklı davranışlar oluştu. Daha önce hep belli bir saatte işe gider ve gelirdim. Şimdi sürekli evde olmam, olan düzenimizi biraz bozdu. Ben evdeysem öğle uykusuna yatmak istememesi, yeme düzeni, daha önce düzenli olan banyo yapma alışkanlığının benim büyümemle birlikte sekteye uğtaması gibi durumlar ortaya çıktı. Defne gelmeden bu durum için de hemen yeni bir düzen olşturmam gerekli...Eğer hiçbir sebep yokken kriz çıkabiliyorsa, muhakkak bizim dikkatimizden kaçan bir düzen bozukluğu oluşmuştur. Bizim için çok önemsiz bir konu olabilir ama bu çocuklarımızın yaşamı anlamasındaki tutarlıl yapıtaşlarından birini oluşturur. (David Gettman, Basic Montessori, sf.8)
Yukarıda da anlattığım gibi bizde de farkına varmak ve engelleri ortadan kaldırmak her zaman çok kolay olmuyor ama elimizden geleni yapıyoruz. Duyarlılık dönemlerini doya doya yaşamanı sağlamak en büyük isteğim.
"İnsanoğlu yaşamında kendisini nasıl yöneteceğini çocukluğunda öğrenir. Bu doğrultudaki ilk buyruk, doğa tarafından düzenle ilgili duyarlılık döneminde verilir...Zeka hiç yoktan oluşmaz, zeka çocuğun duyarlılık dönemlerinde attığı temeller üzerine kurulur." (M. Montessori, Annelik Sanatı, sf.82 )
Sedef & Derin (22 ay)
http://www.akifamily.com
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)