http://ekinvebiz.blogspot.com/
Ankara'da bulunan Binbir Çiçek Çocuklar Evi Montessori Okulu'nun yöneticisi, 3-6 yaş Montessori eğitmeni Hilal Mutlusoy Öktem, sevgili Nuran'ın özverili uğraşları sonucunda 27-28 Mart'ta İstanbul'da "Montessori Semineri" vererek bizlere Montessori felsefesinin temel ilkelerini, evde uygulamaların prensiplerini ve kendi okulunda ve kendi çocuklarıyla yaşadıkları deneyimleri anlattı.
Seminer'in ilk bir saatinde katılımcılar kendilerini tanıttılar, her kişi için minik bir şarkı söyledikten sonra :) Birbirimizi tanımak ortamın daha rahat ve sıcak olmasını sağladı bence.
Daha sonra Maria Montessori'nin yaşamından kısaca bahsetti Hilal Hanım, Montessori'nin temel ilkelerini ve Montessori sınıflarında bulunan materyalleri ve kullanım amaçlarını anlattı.
Seminer sırasında aldığım notlar kısaca şöyle:
- Montessori eğitimi yetişkin merkezli bir eğitim değil, yetişkinden bağımsız. Montessori felsefesinin odağında çocuk var. Yetişkinin rolü kolaylaştırıcı ve ortam hazırlayıcı olmalı.
- Çocuğun özünde gelişmek var. Çocuk, topluma adaptasyon yeteneği olan bir varlık. Eğitimde çocuğun bize verdiklerini temel almalıyız.
- Duyu Materyalleri: Montessori duyu materyalleri beş duyuyu geliştirmeye yönelik materyallerdir. Çocukların koklama, duyma, dokunma, görme duyuları "duyarlılık dönemleri"ni geçirmeden uyaranlarla sık sık karşılaştırılmalıdır.
(Buraya eklediğim sınıf fotoğraflarını Hilal Hanım'dan aldım. Seminerde bol bol Mira'cığın fotoğraflarını gördük. Umarım buraya eklememde bir sakınca yoktur :) )
- Günlük Yaşam Materyalleri: Eller pratik hayat uygulamaları için çok önemlidir. Kuru çalışmalar, sulu çalışmalar, (kaptan kaba aktarma çalışmaları), yiyecek hazırlığı gibi günlük hayatta her evde bulunan malzemelerle yapılabilecek çalışmalar el ve parmak kaslarının gelişimine yöneliktir.
- Matematik Materyalleri: Matematiği kolaylıkla öğretmeleri açısından bu materyaller çok etkileyicidir.
- Dil Materyalleri: Montessori dil materyalleri yazılı ve sesli olmak üzere iki kısımdan oluşur. Yazılı kısım el ve parmak kaslarıyla ilgilidir. Daha önceki çalışmalar kasları geliştirerek yazmaya hazırlık sağlar. Sesli kısım ise harflerle ve seslerle yapılan oyunlardan oluşur.
Prof. Dr. Hugo De Vris'in tırtılların beslenebilmek için ışığa karşı duyarlı olmalarını gözlemlemesi üzerine geliştirdiği "duyarlılık dönemleri" kavramını Maria Montessori çocuklar için uyarlamıştır. Montessori çocuk gelişimini 0-3 yaş, 3-6 yaş, 7-12 yaş ve 13-18 yaş olarak evrelere ayırmıştır. Her yaş döneminin kendine özgü duyarlılıkları vardır ve özellikle o-6 yaş dönemi duyarlılıkları özellikle çok önemlidir.
Duyarlı evreler, zamansal açıdan sınırlıdır ve çocuk, bulunduğu yaş döneminin gelişim gereksinimlerine göre desteklenmelidir.
- 0-3 yaş dönemi: Çocuk konuşmayla ilgilenir. Sürekli çevresindekileri dinler. Montessori felsefesi, çocuğun gerçek potansiyelinin kendisi olduğu gerçeğine dayanır. Bu nedenle yetişkin konuşma için doğru örnek olmalı. Ne çok ne de az konuşarak, çocuğun dil gelişimini desteklemek gerekir.
- 0-6 yaş dönemi: Duyular için çok önemli bir dönem. Tüm duyularını kullanabileceği olanaklar sağlanmalı. İlk 6 yılda edindiği duyu deneyimleri, çocuğun dünya ile ilgili farkındalıklarını belirler. Gelecekte sadece izleyen değil, dokunmak, hissetmek yani "yaşamak isteyen" insanlar olabilmeleri için duyu deneyimleri çok önemlidir.
- 2 yaş dönemi: Bu dönemde çocukta düzene karşı hassasiyet başlar. Koyduğu şeyi yerinde bulmak istemesi, ya da bir eşyayı hep aynı yerde görmek istemesi gibi. Bunun nedenini iyi gözlemlemeliyiz. Bu hassasiyeti algılayıp ona göre davranmak, ileride oluşacak düzen anlayışlarında etkili olabiliyor. Bu hassasiyetlerine müdahale etmemeli, saygı duymalıyız. Kendi düzen anlayışımızı dayatıp çocukla inatlaşmamalıyız.
- 0-4 yaş arası: Kaba motor hareketlerinin geliştiği dönemdir. Bebekler içten gelen yönelimle ellerini, ayaklarını daha sonra dönebilmeyi keşfeder ve kaslarını hareket ettirmeyi öğrenir. 0-4 yaş arası çocukları kaba motor hareketleri yapabilecekleri alanlara götürmeliyiz. Çocuklarımızı pusetlerle gezdirmek yerine onların yürümelerini sağlamalıyız, çünkü yürüme sırasında dünya ile ilgili öğrendikleri çok önemli. (Bu arada Hilal Hanım'ın söylediğine göre her çocuk yaşı kadar km yürüyebilirmiş)
- 2,5-5 yaş arası: Sosyal deneyimler önem kazanıyor. Sosyal rolleri görüyor ve hayat deneyimi kazanıyorlar. Mahalle yaşamındaki sosyalleşme deneyimi büyük şehirlerde yaşanamıyor. Bu nedenle okullar ve aileler, çocuklar için sosyal yaşantılar hazırlamalılar.
Çocuğun rol modeliyiz, ve çocuk tarafından sürekli gözlem altındayız. Bunu unutmadan, bu bilinçle hareket etmeliyiz. Örneğin tepsi ya da sürahiyi tek elle taşımamalıyız, çünkü çocuğumuz da bizi örnek alıp tepsiyi tek elle taşımaya çalışabilir.
Montessori Okullarında Sınıf Düzeni:
Montessori sınıflarında geniş alanlar vardır. Çocukların farklı ihtiyaçları ve farklı kişilikleri olduğu için bu geniş alanlara ihtiyaç var. Sınıftaki her materyal de farklı ihtiyacı karşılamak için yer alır. Sınıf içinde tüm çocuklar meşguldür, yapılacak işleri vardır, fakat acele ve itiş kakış yoktur. Bunu izlediğimiz videoda da gördük, her çocuk kendi hızında ve kendi seçtiği işle meşguldü, sınıfta bir hareketlilik vardı fakat karmaşa ve gürültü yoktu.
Bu aşamada Hilal Hanım bize günlük hayat çalışmalarının çocuğa nasıl gösterilmesi gerektiğini ve bu uygulamaların sınıfta ve evde oluşuyla ilgili farkları anlattı.
- Çocuk etkinliğe davet edilir, çocuk isterse etkinlik yapılır.
- Çocuğa etkinliği gösterirken sessiz olmalıyız. Konuşarak anlatmak çocuğun keşfetmesini engeller. Soru sorduğunda kısa açıklama yapabiliriz. Ama birçok duyusunu birden meşgul etmemeliyiz. (Hilal Hanım, süngerle kaptan kaba su aktarma uygulamasını önce konuşarak, her aşamasını anlatarak, sonra da sessizce yaptı. İkisi arasındaki fark gerçekten etkileyiciydi. Sessiz olduğunda yaptığı eyleme daha çok konsantre olabildik.)
- Uyaran bombardımanı çocuğun dikkatini dağıtır, konsantrasyon olamamasına neden olur. Bu nedenle okulda da evde de yalın bir ortam yaratılmalı. Yalın ortam bir işi başlayıp bitirebilmek için konsantrasyonu sağlar.
- Çocuklar süreci severler, sonuca odaklı değildirler. Bu yüzden yetişkin telaşlarımızdan arınıp süreçten zevk almalıyız. Öğretme telaşıyla yaklaşırsak çocuğumuz da bundan rahatsız olur.
- Süreci bozacak müdahalelerden kaçınmalıyız. Örneğin çocuk sulu bir çalışmaya başlamış, fakat önlük takmayı unutmuşsa, çalışması bozulup müdahale edilmez.
- Çalışmalarda yetişkinin müdahalesi olmaksızın çocuğun hata kontrolü yapabilmesi önemlidir. Kap ve sürahi ile yapılan çalışmalarda suyun dolacağı yerin çizgi ile belirtilmesi gibi.
Kaptan kaba süngerle su aktarma
Sürahiden ince ağızlı bir şişeye huni ile su aktarma
Şişeden tekrar sürahiye boşaltılır
Tepsi küçük bir süngerle silinip temizlenir
Kaptan kaba damlalıkla su aktarma
Bir kase makarnanın içinden mıknatısla metal parçaları bulma
Bulunan metal parçalar fotoğraftaki yerlerine yerleştirilir
Sınıfla ev, uygulamalar açısından çok farklıdır. Sınıf uygulamaları evdeki kadar esnek değildir. Buna rağmen evle en barışık sistem Montessori eğitimidir. Evde kullandığımız birçok malzeme Montessori eğitiminde kullanılır. Evde uygulama yapılırken evin doğallığından uzaklaşılmamalıdır. Ev sınıf değildir ve annelik ile öğretmenlik çok farklıdır.
Karma Yaş Sınıfları: Montessori sınıflarında herkes kendi öğrenme hızında ve kendi ihtiyaçları doğrultusunda ilerler. Yıl içinde isteği zaman sınıfa katılabilir. Hazır olan öğrenci yılın herhangi bir döneminde üst sınıfa geçebilir. Her çocuk için bireysel program uygulanır.
Montessori sınıflarında her yaştan, dilden ve kültürden çocuklar vardır. Yaşça büyük çocuklar küçük olanlara model oluşturur, küçükler büyükleri gözlemleyip öğrenir. Sınıflarda her materyalden birer tane vardır, çocuğun iradesini kontrol edebilmesi için bu gereklidir. Sınıflar sade ve yalın olarak düzenlenir. Sadelik çocukların motivasyonunu arttırır.
Ayrıca Montessori sınıflarında yapılan tüm etkinlikler cinsiyet ayırımsızdır, kız ve erkek çocukları için ayrı çalışmalar yoktur.
Çalışmalar çocuğun hazır oluşuna göre basamaklandırılır. Her aşama bir sonraki aşama için hazırlık niteliğindedir. Çalışmalardaki her adım sürecin bir parçasıdır.
Montessori Eğitiminde Ev Düzeni:
- Yatak: Montessori'ye göre yatak yerde olmalıdır. Çocuğun hayatı erken tanıması erken bir fırsattır bu, çocuğa hem hareket rahatlığı sağlar, hem de güvenlidir. İstediği zaman yatağına ulaşır, istediği zaman yataktan çıkıp odasını keşfeder.
- Ayna: Kendisini görüp tanıması, kendisiyle ilgili bir imaj oluştırabilmesi için ayna çok önemli bir objedir.
- Güvenli açık raflar: Oyuncak ve materyaller için açık raflar oluşturulmalıdır. Böylece çocuk güvenli ve yapılandırılmış bir çevrede rahatça oynayıp keşfedebilir.
- Masa: Çocuğun masası, kimi zaman keşif yeri, kimi zaman ilk atıştırmalarını yediği yer, sanat çalışmaları için zemin ya da arkadaşlarıyla sosyal paylaşımları gerçekleştirdiği yer olarak anlam kazanır.
- Özel köşeler: Çocuğun çalışıp oynayacağı özel köşeleri olmalı. Onun boyuna ve ihtiyaçlarına göre hazırlayacağımız küçük alanlar oluşturmalıyız.
Hilal Hanım'ın dediği gibi, seminerde anlatılanlar, konuşulanlar okyanusta bir damla niteliğinde. Hepimizin çocuğu farklı ve çocuğumuzla yaşadığımız deneyimler de farklılık gösteriyor. Hepimiz çocuğumuzla birlikte dünyayı yeniden keşfediyoruz. Montessori felsefesi de bize bu anlamda kılavuzluk eden çok önemli bir yol gösterici. Bu süreçten keyif alabilmemizi diliyorum.
Hilal Hanım'a anlattıkları için tekrar teşekkür ederiz. Bunlar dinlerken aldığım notlara dayanarak yazdıklarım. Umarım en az hata ile aktarabilmişimdir :))