Yasal Uyari

Aksi belirtilmedikce bu sitede yayinlanan tum yazilarin ve fotograflarin telif hakki yazarina aittir. Izinsiz yapilan tum alintilar icin hukuki yollarin acik oldugu hatirlatilir.
-----------------------------------------

Tanitim

Bu blog, cok yazarli olup Montessori Egitimi mail grubu uyelerinin yazilarindan olusmaktadir ve Montessori Egitimi ile ilgili yazilar icermektedir. Yazarin ismi (ya da takma ismi) yazinin genelde basinda ya da sonunda yer almaktadir.

Buyuyorum Egleniyorum Ogreniyorum aktiviteleri her iki haftada bir konu degistiren ve uyelerimizin cocuklar ile yaptigi calismalari icermektedir.

Buyrun, hosgeldiniz...


27 Eylül 2009 Pazar

Maria Montessori'nin Hayati

* Bu yazi, Hindistan'da Montessori egitimi almakta olan Melek Cilingir tarafindan duzenlenmistir.
-----------------------------------------------------------------------------
Yasadigi donemde degeri bilinen sansli dahilerden biri olan Maria Montessori'nin hayati inanilmaz zorluklarla dolu. Bu dunyadaki misyonunu bilir gibi hepsini asiyor bir bir.


Maria Montessori, kucuk bir İtalyan kasabasinda dunyaya geliyor. sartlar cok cetin. Ogrencilik yillari cok basarili geciyor Maria Montessori'nin. Cok zeki, cok basarili, hemen sinifta siviriliyor. Liseyi bitirdikten sonra, bilim akademisinde okumak istiyor. Ancak o zamana kadar Italya'da bu akademiye giden bir kiz ogrenci yok. Okula kabul edilmiyor. Maria Montessori vazgecmiyor ve soylenti odur ki okula kabul edilmesine neden olan kisi o donemin Papa'si.

Bu okulda tip egitimine basliyor. Ama bu hic de kolay olmuyor, cunku sirf bu yuzden babasi onu evlatliktan reddediyor ve onunla hic konusmuyor. Okuldaki gunleri cok zor geciyor Maria Montessori'nin. Sadece okulun agir programi yuzunden degil, okuldaki sartlarin ona hic kolaylik saglamamasindan da. Ornegin kadavra derslerine sirf kiz oldugu icin kabul edilmediginden pratik yapma sansi bulamiyor ve ancak geceleri gizli gizli elinde bir mumla kadavra odasina gidip orada ne gosterilmis olabilecegi uzerinde ders notlarina bakarak calisiyor.

Bu okullarin ne kadar zor ve disiplinli oldugunu dusunurseniz, Maria Montessori'nin ekstra zorluklarina ragmen mucadelesinden vazgecmemesinin ne kadar olaganustu oldugunu gorebilirsiniz. O zamanlar gunlugune nasil da defalarca okulu birakmayi dusundugunu, bunlarin altindan kalkamayacagini yazar. Ama vazgecmez ve her seye ragmen okuldan basariyla mezun olur.

Bu, Italya'da olay yaratan bir gelismedir. Bir kiz sadece okula kabul edilmeyi basarmaz, mezun da olur. Onun nasilsa okuldaki sartlara dayanamayacagi (bu sartlari bilerek onun icin daha da dayanilmaz yaptiklarini da hesaba katarsaniz) dusunulurken, bir ilki basarir ve Italya'nin ilk kadin doktor uolur.

Bir gun carsida Maria Montessori'nn babasina rastlayan biri ona kizinin bu basarisindan bahseder. Baba hala kizgin ve ofkelidir. Ama her seye ragmen kizinin mezuniyet torenine gelir. Maria Montessori torende babasini gorunce cok duygulanir ve kursude cok duygusal bir konusma yapar. Bu konusmadan sonra babasiyla barisirlar.

Bu arada okuldaki yillarinda onun icin iyi gitmeyen bir iliskisi olmustur ve bu iliskiden hamile kalir. Okul sartlari cok zordur ve ailesiyle de iliskileri tamamen koptugu icin oglunu dogurduktan sonra okulun yakinindaki bir koyde yasayan Arnavut bir cifte verir onu. Bu cift onun arkadaslaridir ve Maria Montessori surekli olarak buraya ziyarete gider. Ancak bu ziyaretlerde Mario onu annesi olarak degil, annesinin arkadasi olan bir teyze olarak tanir. Bir gun mario 12 yasindayken (bir rivayete gore 15 yasindayken) Maria Montessori'ye doner ve "Ben senin kim oldugunu biliyorum. Sen benim annemsin." der. O andan itibaren hic ayrilmazlar.

Maria Montessori'yi asil unlu yapan, basinda bulundugu psikiyatri departmaninda zihinsel engelli cocuklara uyguladigi bir egitim sonucu onlarin normal cocuklarin girdigi sinavlarda normal cocuklardan daha yuksek puan almalari olmustur. Bu butun italya'da olay yaratir. Nasil oluyor da zihinsel engelli cocuklar normal cocuklari bu sinavlarda gecebiliyor?

Bunun uzerine Maria Montessori doktor olmasinin getirdigi bilimsel disiplinle bu egitim sistemini tanitmaya ve gelistirmeye baslar. Surekli cocuklari gozlemler, bir biliminsaninin laboratuardaki titizligiyle cocuklari sessizce ve sistematik olarak gozlemler ve notlar alir.

O donem dunyanin en cok aci cektigi donemlerdir. Dunya kisa surelerde 2 buyuk savas yasayacaktir, İtalya'da fasizm vardir ve yasam kosullari cok zorludur. bu sartlar altinda en cok zorlananlarsa tabi ki cocuklardir. Onlara "dunyanin unutulan vatandaslari" der. Her yerde en gormezden gelinen, ama en buyuk travmayi yasayanlar cocuklar...

İlk Montessori sinifi cok tuhaf bir sekilde kendiliginden olusuverir. Yeni dunya duzeniyle koyde yasam sartlari degismis, sanayi devrimiyle birlikte evde ya da yakin cevrede calisan anne baba figuru, fabrikalarda, uzaklarda calisan anne-babaya donusmustur. Pek tabi bundan en cok etkilenenler cocuklardir. Ebeveynleri calismak zorundadirlar ve simdiki gibi bir okul, kres kavrami yoktur kucuk cocuklar icin.

Bunun uzerine koyde yasayanlar, koydeki tek oda bir yeri "Casa dei Bambini" (cocuk evi) adi altinda bir cesit krese donustururler. Amaclari butun cocuklarin birarada basibos olmalaridir aslinda. Tek tek oraya buraya gideceklerine, birarada olsunlar, belki birbirlerine goz kulak olurlar zihniyetidir. Ama inanilmaz bir sey olur. Burada cocuklar kendi baslarina bir okul yaratirlar adeta. Buyuk cocuklar kucuklere bildiklerini ogretir ve bir nevi ilk Montessori egitimi baslamis olur. Bugun degisik ulkelerde 3-6 yas grubu siniflarina bu adin verilmesi o ilk okula ithafendir.

Bu sinifta Maria Montessori bircok gozlem yapma sansi bulur ve bircok kurali degistirir. Ornegin onceleri materyalleri aksam yuksek bir dolaba kaldirp kilitli tutarlarken, bir gun yardimci kadin gelip cocuklardan sikayette bulunur. Cocuklar tirmanip materyalleri o dolaplardan indirmeye calisiyorlarmis. Maria Montessori bunu uzerine anlar ki materyallerin her zaman onlarin erisiminde olmasi gerekiyor, o gunden sonra hicbir materyali kilitleyip kaldirmalarina izin vermez.

Maria Montessori'nin sistemini aslinda cocuklarin ona ogrettikleriyle gelistirdigine iliskin bir baska ornek de kucuk bir kiz cocugunun silindir bloklarla calismasidir. Maria Montessori, gurultulu ve hareketli bir sinifta bir kiz cocugunun konsantre olmus bir sekilde silindir bloklarla oynadigini gorur. Dikkatle gozemler. Sayar, tam 42 kere silindir bloklari cikarip icine sokmustur kucuk kiz cocugu (Maria Montessori'nin bir biliminsani oldugunu unutmayin, sayiyor!). Sonra siniftaki cocuklara ve asistanina, kizin etrafinda donup sarki soylemelerini soyler. Yaparlar, ama kiz cocugu silindir bloklarla calismaya devam eder. En sonunda cocugu kucagina alir, pozisyonunu degistirmeden ve masanin ustune koyar. kiz hala bloklarla calisiyordur.

Neden sonra bir anda kiz calismayi birakir ve digerlerinin yanina gider. Maria Montessori bu icsel guce hayran kalir ve adeta kendi ritmi olan bu konsantrasyonun egitimin en temel gucu oldugunu anlar. Bu yuzden Montessori siniflarinda konsantrasyon "kutsal" sayilir. Aslinda insan dogasinin hayranlik uyandiracak bir gudusudur ve cocugun kendisini tamamlamasi, bir yetiskin olabilmesi icin kullandigi cok degerli bir aracidir.

O donemde Maria Montessori İtalyan hukumetinden buyuk destek gorur. Bu buyuk bir sanstir, materyaller ve ortam icin her turlu destek ona saglanir. Bu arada dunyada da unu yayilmistir ve her ulkeden ona davet gelir. Sistemini anlatip egitmen yetistirdigi kurslar vermeye baslar. Ancak bu guzel gunler uzun surmez. Mussolini'nin ustun İtalyan insanini yetistirmesi icin okullarda yapilmasini istedigi mufredat degisikligi Montessori okullari icin de istenir. Maria Montessori'nin bunu kabul etmesine imkan yoktur. Bu olay Mussolini ile Maria Montessori arasindaki iliskiyi bozar ve Maria Montessori ulkeyi terk eder.

İkinci dunya savasi patlak verdiginde kendisini Hindistan'a atar ve orada onun egitim felsefesine buyuk katkida bulunan ezoterik bir grupla da calisma firsati bulur. Maria Montessori'nin Hindistan'daki yillari ona cok sey katar. Zengin Hint kulturu ona inanilmaz bir malzeme verir. Bircok materyali Hindistan'dayken tasarladigi, Hint kulturunden esinlenerek programina aldigi soylenir.

Oglu Mario onun cevirmeni olarak hep yanindadir. Maria Montessori ozel hayatindan konusmayi sevmedigi icin Mario'yu da oglu olarak degil, yegeni olarak tanitir herkese. Vasiyeti uzerine olumunden sonra Mario'nun onun yegeni degil, oglu oldugu aciklanir.

Mario, annesine Hindistan'da ve diger ulkelerde verilen kurslarda hep eslik eder, ona hep destek olur. Annesinin olumunden sonra da Montessori egitiminin aktif lideri olarak annesinin misyonunu devam ettirir. O da annesi gibi bir dahidir ve annesi gibi kurslar vermeye devam eder.

Maria Montessori insan gelisiminin cocukluk evresini 24 yil olarak belirlemistir. Bunu 4 bolume ayirir. İlki 0 - 6 yas, sonra 6 - 12 yas, sonra 12 - 18 yas ve en son 18 - 24 yas. Bu evrelerden ilk ikisiyle ilgili bize inanilmaz derecede bilgi ve deneyim birakir. Ancak henuz 3. evreyle ilgili calismalarini tamamlayamadan hayata gozlerini yumar. Yine de yazdiklari bize bu konuda fikir verir. Hatta Amerika'da 12 - 18 yas Montessori ortami su anda hayata gecirilmistir bile. Erdkinder adi verilen bu okul Maria Montessori'nin ongurdugu ortami saglasa da, yeterince yasasaydi nasil bir materyal hazirlardi bu yas grubu icin diye dusunmeden edemiyor insan.

Bugun dunyanin her kitasinda hemen her ulkesinde neredeyse 100 yasini bulacak olan bu egitim sistemi cocuklara hizmet vermeye, cocuklara kendilerini var etmeleri icin yardimci olarak insanliga hizmet etmeye devam ediyor...
.............................................................................................
Daha onceden blogumuzda yayinlanmis olan M.Montessori'nin Hayati Yazisi icin: buyrun

Hiç yorum yok: