Esra & Ela (16 aylık)
Ekoanne
Aşağıdaki yazı Montessori'nin yazdığı kurallar çerçevesinde "duyarlılık dönemleri"'ni anlatıyor. Çocukların büyürken geçtikleri dönemleri bilmek ve çocukları öğrenmek için okumanızı öneririm. Montessori kitaplarından çevirdiğim bir yazı oldu. Çok faydalı olacağına inanıyorum..
Sıralı Bir Büyüme
Emici bir akılla doğarak küçük çocuk, o anki çevresinde olan biten şeylerin çoğunu zihniyle emer. Ama çocuğun aklı olduğunu söylemek bir bebeğin nasıl bunu kullanarak tüm insan karakteristiklerini geliştirdiğini anlatmak için yetersizdir. Açıkça çocuk, emici aklın aldığı herşeyi bir video veya ses kayıt eder gibi kaydedip oluşturmaz. Emici aklın nasıl kültürün süregelen etkilerini kendine o kültürde yer açacak bir bilgiye dönüştürdüğünü sormamız gerekir.
Montessori'nin cevabı şöyle idi: Çocuğun emici aklı gerçekten etkileri toplar fakat aynı zamanda bunları işler, kategorize eder ve filtreleyerek tercüme eder, sonra da entellektüel yapının içine oturtur. Aynı zamanda bu yapının statik olmadığını fakat çocuk büyüdükçe değişip, açıldığını da söylemiştir. Her çocuğun entellektüel gelişimini farklı yapan şey, bu yapının her açıldığı fazda emici aklın maruz kaldığı değişik deneyimleridir.
Yani emici aklın ilk fazı bilinçsiz olsa da, yönetilmemiş değildir. (Emici aklın fazları için "Absorbent Mind" yazısına bakabilirsiniz.) 3 yaş civarında başlayan, 2. fazla birlikte yapının gelişimsel işi çocuğa belli deneyimlerde ilgiyi bilinçli olarak göstermesi için yeterli zihin melekelerini yeterince geliştirmesidir. Yani 3 yaştan 6 yaşa kadar, çocuk çevreden gelen ve 0'dan 3 yaşa kadar yaratılan temel yetenekleri arıtmak ve birleştirmek için ihtiyacı olan uyaranların tipleri için ayrı tercihler hisseder ve gösterir.
Bu basit bir benzerlik kullanımı ile izah edilebilir. Ev inşaasını düşünün. Ev yapmak için gerekli materyalleri biraraya toplamanız yetmez. Elinizde sadece tuğla, ahşap, metal ve cam yığını olur. Bir ev yapmak için 3 şeye ihtiyaç vardır. Önce, bitmiş evin ayrıntılı bir yapısal projesi, ikinci olarak bir yapı programı ki bize önce temel atılır desin, sonra iskelet, sonra su tesisatı, dış duvarlar, elektrik işi ve böyle gider; ve son olarak da yeterli emek ve ev için gerekli materyaller. Fakat evi yaparken yapanların artık projeye ve programa ihtiyaç duymadıkları bir zaman gelir. Evin kendisi belirgin bir şekil almaya başlar ve yapanlara sırada neyin olduğu kendini belli eder.
Doğa çaresiz bir bebekten bir insan oluştururken, projesi kendi içinde yatan kalıtımla gelmiş entellektüel yapı, yapı programı, zamanla bu yapının açılarak tanımlanması ve emek ve materyaller ise emici akıl tarafından alınan deneyimler ve etkilerdir. Eğer işler yolunda ise, doğa çocuğun isteğini uyandırıp egzersiz yaptırarak bir sonraki adımın yapılacağını garanti eder.
Montessori; çocukları izlediği uzun yıllarda, "yapısal program"la ilgili çok genel bir özet çıkarma imkanı buldu ki bu, hayatının ilk 6 yılındaki çeşitli noktalarda ne gibi melekeler geliştirdiğini anlatır. Gelişimin bu zor düzeninden yarar sağlayabilecek ne gibi deneyimler ve aktiviteler olduğunu not ederek daha büyük çocuklara da uygulanabilecek fikirler çıkarmıştır. Küçük çocuklarda olan gizli yapı işinin genel düzeni, uyarıların belirli kategorilerine tavsiye edilen özel duyarlılıklardır. Montessori bu geçici duyarlılıklara "duyarlılık dönemleri" der.
Montessori " duyarlılık dönemleri"nin 6 tanesini çıkarmıştır.
İlki, duyumsal algının gelişimi için olan duyarlılık dönemidir, doğumda başlar ve 5 yaşına kadar sürer. Bu dönemde, çocuk tüm duyu organlarını mümkün olduğunca çalıştırma ihtiyacındadır. Birçok küçük çocukda oluşan büyük ölçüde hayal kırıklığı çoğunlukla ailelerin hiçbirşeye dokunmamalarına dair yaptıkları sürekli uyarılardan ve plastikleştirilmiş, kokularla dolu ve yüksek derecede korumalı çevreden kaynaklanmaktadır.
Dil için olan 2. duyarlılık dönemi, 3 aylıkdan önce başlamaz fakat bu da 5-5.5 yaşına kadar sürer. Montessori'nin ayrıntıyla izini sürdüğü bu duyarlılık döneminin birçok seviyesi, insan sesi ve konuşan insan ağzının görüntüsünü içerir. Bebeğin duyduğu konuşan sesleri taklit etmeye çalışacağı açık gibi görünür. Fakat bebek, mutfak sesleri, köpek havlamaları ve müzik melodileri gibi sesleri de duyar. Bu seslerin taklit edilmemesi veya çocuğun iletişim davranışlarına adapte olmaması gerçeği, bebeğin çevresindeki çeşitli seslerden insan sesini ayırıp sadece onu seçebildiği ve özel bir duyarlılığı olduğu teorisini desteklemektedir.
Düzen için olan duyarlılık dönemi genelde 1 yaşında başlar, 2 yaşında zirve yapar ve 3 yaşında yatışır. Bu duyarlılık çok nadir anne-baba tarafından fark edilir ve muhtemelen 2 yaş sendromu ile birleşmiş olan yatıştırılamaz ağlama & uzun huysuzlukların nedenidir.
Etkileşimler ve deneyimler düzenli kalıplara yerleşir ki bunlar çocuğun yeni çıkan dünya gözünün temelini oluşturur. Gündelik deneyim düzeni sabitse, bu; çocuğun farkettiği kalıpların temellerindeki hayat anlayışını oluşturmasına izin verir. Dışarıdaki düzen, düzenin içerideki duyularının çocuk gelişimini kolaylaştırdığı görülür.
Bu demek oluyor ki eğer çevresindeki dünya, kalıpları ve tüm düzenlemeleri ile sabit olursa 1 ve 2 yaşındaki bir çocuk çok mutlu olacak ve bundan büyük yarar sağlayacaktır. Dışarıdaki düzen; mobilya, oyuncaklar ve kıyafet gibi çoğu materyal objenin günbegün aynı yerde saklanması; nerde ve ne zaman yemeklerin yendiği, nasıl ve ne zaman ailedeki günlük işlerin yapıldığı ve ne zaman aile fertlerinin gelip gittiği ve çocuğun nasıl tutulup kaldırıldığı, nasıl beslendiği ve nasıl banyo yaptırıldığı gibi çocukla ilgili işlerin nasıl yapıldığı v.b günlük rutinleri takip etmek gibi sabit şeyleri içerir.
2 yaşındaki bir çocuk hiçbir sebep yokken üzgün görünüyorsa bu büyük oranda bir küçük sabit şey hayatında değiştirilmiş olduğu içindir - öyle küçük birşey ki muhtemelen ebeveyn için tamamen önemsiz fakat çocuğun hayatının nasıl idare edildiği anlayışındaki tutarlılığın hayati önem taşımasıdır. Küçük çocuğun çevresinde bir düzen değişikliği gerekliyse, empati kurulması, destekleyici olmalı ve değişmeyen şeyler vurgulanmalıdır.
Tam 2 yaş civarında olan açık ve çok önemli bir duyarlılık dönemi ise "küçük detay" duyarlılık dönemidir. Şimdi duyumsal algı, dil ve düzen duyarlılıklarının; açılan içsel yapının, emici aklın kombinasyonu ile insan idrakına yardım ettiğini görmek biraz daha kolaydır. Fakat "küçük detay"'a geçici duyarlılık'ın yaratıcı değeri çok açık değildir.
Öncelikle Montessori "küçük detay" diyerek ne demek istedi?
Bu duyarlılık döneminde, çocuk; örneğin aşağıdaki şehrin nefes kesici manzarasını kapatan bir patikada sizinle birlikte yürüyecektir. Çocuk hevesle detaylara yönelecektir. Örneğin kucağınızda 2 yaşında bir çocukla, siz hayvanat bahçesinin görüntüleriyle bezeli büyük renkli bir resimli kitabın sayfalarına göz atıyorsunuz ve her sayfadaki hayvanları isimlendiriyorsunuz. Fakat kükreyen turuncu kaplan hakkında soru sormak yerine çocuğunuz sayfanın en alt sol köşesinde çizilmiş küçücük kızın kaplana uzattığı "lolipop" u kastederek "loli" diye soru soracaktır.
Neden çocuk bu belirgin olmayan detaylarla kafasını meşgul ediyor?
Kurgu dedektif Sherlock Holmes'u düşünün. Holmes her zaman iki nedenden dolayı çok akıllıdır: Önce ne kadar belirgin görünürse görünsün her kanıta aynı önemi verirdi ve 2. olarak bir kerede bir spesifik probleme çok derin konsantrasyon gösterecek özel bir yeteneği vardı. Sherlock'un arkadaşı Watson sadece çok belirgin ipuçları ile ilgilenir ve her zaman tüm gizemi bir anda cevaplanmayan bir sürü soruyla çözmeye çalışırdı. Sherlock Holmes hikayeleri insan zekasının 2 hayati bileşenine parmak basar: Durumun anlamı her zaman en belirgin fenomende bulunmadığından tüm fenomenleri içermek için gözlemin tüm güçlerini genişletmeye yeteneğimiz olmalı ve 2.si spesifik problemler üstündeki entellektüel güçlerimize konsantre olabilmeliyiz. Erken gelişme için bu çok önemlidir ki, çocuk emici akıla müsait gözlem alanını genişletmektedir. Bu "küçük detay"'ın duyarlı döneminin amacı, çocuğun dikkati üstünden zihnin kontrolünü uyandırmaktır. Küçük detay'a duyarlılık en küçük objelere, ayrılmış parçalara, kısık seslere, saklanmış köşelere yani daha önce en parlak, en büyük, en hızlı hareket eden veya en gürültülü objeler tarafından gölgede kalmış tüm fenomenlere çocuğu çeker. Aynı zamanda bir çocuk küçük birşeye çekildiğinde; duyarlılık, tüm diğerlerini dışarıda bırakır ve o bir küçük uyaran üzerinde odaklanma yeteneğini besleyen uzatılmış bir dönem için çocuğun ilgisini üstünde tutar.
Bu duyarlılık dönemi işini bitirirken yaklaşık 2.5 yaşlarında, çocuk "hareketin koordinasyonu" için bir duyarlılık dönemine girer ve bu yaklaşık 4 yaşına kadar sürer. Hareketin koordinasyonu vücudu isteyerek kontrol noktasına getirmektir. Kendi isteğiyle kendi parmaklarını, ellerini, bacaklarını, ayağını, ağzını v.s kullanabilme yeteneği.
Bu; bu yaştaki bir çocuğun daha kolayca kompleks fiziksel yeteneklerini kazandığı anlamına gelmez. Başka bir deyişle bir prima balerin veya viyolin virtüözü olmak için ideal yaş olmak zorunda değildir. "Hareketin koordinasyonu" için bir duyarlılık dönemine sahip olmak demek sadece büyük ve belirli kontrol kazanmanın gerekliliği için hareketleri yapmak ve tekrar etmeye bir iradedışı eğilimi olmak demektir. Örneğin, 3 yaşlarında bir çocuk ellerini yıkamayı sever ama bunu temizleme işlemi için değil, musluk açmak, kaygan sabunu tutmak, köpük çıkarmak için oğuşturmak, durulamak ve parmakları kurutmak gibi manipülatif yetenekleri içeren işleri yapabildiği için sever. Buna kontrast olarak, 4 yaş ve üstü daha büyük çocuklar ellerini sadece temizlemek için yıkarlar (eğer yaptırabilirseniz). Bu duyarlılık döneminin önemi çocuğun açılan en büyük faydayı sağlamak için bilinçlice seçilen sürekli aktivitelere fiziksel yeterlilik kazanmasına yardım etmesidir.
Emici aklın hayatındaki son duyarlılık dönemi "sosyal ilişkiler"e duyarlılıktır ki bu 2.5 yaş civarı başlar 5 yaşa kadar sürer. Bu, çocuğun 6 yaş sonrası entellektüel gelişimine yönelmesine yardım eder. Bu duyarlılık döneminde küçük çocuk, başkalarının hisleri ve aksiyonları üzerindeki davranışının etkisine özel ilgi gösterir ve nasıl davranışının bir grup çocuğun hassasiyeti ve yargıları tarafından etkilendiğini görür.
3 yaş altı olanlar yalnız ve sadece yanyana oynayabilirken, bu duyarlılık döneminin işi tanınabilir yakınlıkların ve arkadaşlıkların gelişmesine, beraber oyun oynanabilmesine ve yaramazlıkların planlı olarak ortaya çıkmaya başlamasına olanak tanır. 2.5-5 yaş arası çocuk aynı zamanda sosyal ilişkilerin temel kurallarını yaşam biçimi, yemek zamanı gelenekleri, nazik hareketler ve başkaları için düşüncelilik göstermek gibi faaliyetlerle hazır olarak emer ve bunlara ilgi gösterir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder