Blogumdaki uzun yazıdan makaslananlar:
"...Bir türlü aktivite bulup yapamıyorum diye düşünürken, aslında baharı en yakından ve en güzel yaşayanlardan olduğumuzu fark ettim.
Park yanıbaşımız, sabah 8-9 rutinimiz. Peki Ada 'bahar'la ilgili neler öğrendi bu parkta? En kolayından başlayalım, çiçek böcek öğrendi.
Sırasıyla lalelerle, kır çiçekleriyle, menekşelerle, arada bir sürü adını bilmediğim, ve mutlaka Ada'ya öğretmek için öğreneceğim başka çiçekle ve en son olarak da güllerle tanıştı, büyük sevgi gösterdi. "Çiçek" kelimesini öğrendi! Yağmur sonrası sürpriz yapan solucanlarla ve çalışkan karıncalarla karşılaştı -henüz çok samimi olamadı.
Bahara ait başka şeyler de öğrendi.
Mesela bahar coşkusunu. Etrafta koşuşan oynaşan köpekleri, harika sesleriyle şarkı söyleyen kuşları tanıdı. Hav hav, cik cik... Sonra bahar coşkusunun aydınlattığı, yüzlerini yumuşattığı, gözlerini ışıldattığı insanlarla tanıştı. Gülümsemeye gülümsemekle karşılık vermeyi öğrendi. Hayvanlardan korkmamayı, onlarla dost olmayı sonra.
Üşümek ve terlemek duygularını. Baharda kat kat giyinmeyi, gölgenin serin, güneşin sıcak olduğunu. Parktan çıkar çıkmaz trafik gürültüsünün içine düşüşümüz ile, doğanın huzuruna ve sessizliğine -daha doğrusu güzel seslerine karşıtlık oluşturan gürültü kavramını öğrendi.
Bahsettiklerimi gerçekten öğrendiğini Ada'nın ifadelerinden anlıyorum. Güzel bir çiçek gördüğünde çıkardığı sevgi çığlığından, koşturan bir köpek gördüğünde çıkardığı sesler ve yaptığı heyecanlı el-kol hareketlerinden, bir teyze-amca onunla sevgiyle konuşurken gülümsemeyle karşılık verişinden, kuş seslerini dinlerken, takındığı mutlu dinginlikten, gürültüyle karşılaştığında kıpır kıpır sıkıntı halleri sergilemesinden...
Baharı kızımla yaşadık bu yıl. Ne mutlu bana!"
Park yanıbaşımız, sabah 8-9 rutinimiz. Peki Ada 'bahar'la ilgili neler öğrendi bu parkta? En kolayından başlayalım, çiçek böcek öğrendi.
Sırasıyla lalelerle, kır çiçekleriyle, menekşelerle, arada bir sürü adını bilmediğim, ve mutlaka Ada'ya öğretmek için öğreneceğim başka çiçekle ve en son olarak da güllerle tanıştı, büyük sevgi gösterdi. "Çiçek" kelimesini öğrendi! Yağmur sonrası sürpriz yapan solucanlarla ve çalışkan karıncalarla karşılaştı -henüz çok samimi olamadı.
Bahara ait başka şeyler de öğrendi.
Mesela bahar coşkusunu. Etrafta koşuşan oynaşan köpekleri, harika sesleriyle şarkı söyleyen kuşları tanıdı. Hav hav, cik cik... Sonra bahar coşkusunun aydınlattığı, yüzlerini yumuşattığı, gözlerini ışıldattığı insanlarla tanıştı. Gülümsemeye gülümsemekle karşılık vermeyi öğrendi. Hayvanlardan korkmamayı, onlarla dost olmayı sonra.
Üşümek ve terlemek duygularını. Baharda kat kat giyinmeyi, gölgenin serin, güneşin sıcak olduğunu. Parktan çıkar çıkmaz trafik gürültüsünün içine düşüşümüz ile, doğanın huzuruna ve sessizliğine -daha doğrusu güzel seslerine karşıtlık oluşturan gürültü kavramını öğrendi.
Bahsettiklerimi gerçekten öğrendiğini Ada'nın ifadelerinden anlıyorum. Güzel bir çiçek gördüğünde çıkardığı sevgi çığlığından, koşturan bir köpek gördüğünde çıkardığı sesler ve yaptığı heyecanlı el-kol hareketlerinden, bir teyze-amca onunla sevgiyle konuşurken gülümsemeyle karşılık verişinden, kuş seslerini dinlerken, takındığı mutlu dinginlikten, gürültüyle karşılaştığında kıpır kıpır sıkıntı halleri sergilemesinden...
Baharı kızımla yaşadık bu yıl. Ne mutlu bana!"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder