İçeriye girince önce şaşırdı. Etrafına bakındı ( solda). Sonra hamlesini yaptı ve gülü yakaladı. Ama unuttuğu bir şey vardı. Gülün dikeni. sonunda onu da tattı.(sağda).
Ne kadar zormuş bir dede olarak torunla aktivite yapmak. Yine de zor mor bir şeyler yapmaya çalışıyorum.
Aktivitemizin adı BAHAR olunca torunla kırlara çıkıp ona çimenleri, yabani papatyaları göstermek isterdim ama nerede o Çamlıca tepesinin geniş kırları.
Bizim çocukluğumuz bu kırlarda koşturmakla, oynamakla geçmişti. Çimeni, papatyayı ve gelincikleri oralarda öğrenmiştik.
Düşündüm taşındım ne yapabilirim diye. Olsa olsa en kolay yolu seçip sitemizde yeni açan güllerle tanıştırabilirdim torunu. Öyle de yaptım.
Güllere önce şöyle bir baktı, sonra yakınına gidip dokunmak istedi. Dokundu da. Ama elini aşağı doğru kaydırınca dikenler eline battı. Acıyla yaygarayı bastı.
Gülün dikenlerini böylece öğrenmiş oldu.
Gülü seven dikenine katlanır demişim farkında olmadan.
Anlamadı ne dediğimi ama bir başka gün eminim ki güllere dokunurken dikenin acısını hatırlayıp "Hanya'yı Konya'yı" anlayacak.
Punto Dede
2 yorum:
Punto Dede merhaba,
Bu diken meselesi ilgimi çekti. Biz küçükken annem-babam bize hep çiçek sevdirirmiş. Ama nasıl? Bir kaç santim uzaktan, değmeden "ooo cici" yaparmışız! Çünkü istemeden çiçekleri incitmemizi istemezlermiş. Ben de Ada'ya öyle sevdiriyorum çiçekleri. İstemeden koparsın istemiyorum çünkü.
Ama...sizin bu yazınızı okuduktan sonra düşündüm, bu da güzel bir şey. Çocuklar gülü de tanıyacak, dikeni de. Canları acıya acıya öğrenecekler bazen, dokunma duyuları hem öyle gelişmeyecek mi? Bu sıcak, bu soğuk, biraz yanarak, biraz dikenin iğnesinden canları acıyarak. Etkinliğiniz çok hoşuma gitti. Ada bir gün dikenle de tanışmalı!
Sevgili Yapıncak; eşimle ikiz çocuklarımızı yetiştirirken görerek öğrenmelerini değil, yaparak öğrenmelerini hep ön planda tuttuk. Bugün eğitimde gelinecek noktanın da bu olması gerektiğine inanıyorum.
Yorum Gönder